Herkes ister ki, çocuğu  ahlaklı, edepli ve terbiyeli olsun. Sosyal hayatta ideal ve iyi  bir insan, sınavlarda da çok başarılı olsun. Üstün yetenek sahibi olsun. İyi bir işte çalışsın ve çok para kazansın. Fakat unutmayalım ki, çocuklar bizim istediğimiz gibi olmazlar. Yetiştirdiğimiz gibi olurlar. Herkes anne baba olabilir. Ama bütün mesele, bilimsel açıdan iyi ve  ideal bir anne baba olabilmektir.         Çocuklarımızı gerek ahlaki ve gerekse başarı açısından yetiştirme konusunda ne biliyoruz? Çocuk eğitimi konusunda bir eğitim aldık mı acaba? Konunun hassasiyetinden haberimiz var mı? Ya onlara karşı yanlış davranıyorsak…Hz. Ali: “Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz” der. Biz anne baba olarak doğru cetvel olmalıyız ki, çocuklarımız da bu ailede doğru eğitilsin. 
  Bir Psikiyatrist: “Bana getirilen çocukların %80’inde hiçbir problem çıkmıyor. Problem anne babada”diyor. Aslında çocuk eğitimi annenin annesinin  karnında başlıyor. Zeka’nın: %35’i anne babadan kalıtım yoluyla, %20’si annenin hamilelik döneminde,% 45’i ise doğumdan sonraki çocukların yetişmelerine göre şekilleniyor. Bu gün pek çok çocuk, ailesi tarafından yanlış davranışlar sebebiyle, sevildiğini maalesef hissedememektedir. Çocuklarımıza olan sevgimizi, gözlerle, sözlerle, dokunarak, dinleyerek ve ilgiyi odaklayarak gösterebiliriz. Acaba bu tarz bir sevgiyi çocuklarımıza verebiliyor muyuz?  Onlara empati yaparak yaklaşabiliyor muyuz? Yoksa, yanlış davranışlarımızla onları, sınav stresinden daha fazla mı strese sokuyoruz? Bağırmak, çağırmak, kaba kuvvet ve tehditle çocuklarımıza vereceğimiz ne olabilir ki? Çocuklarınıza “sen” değil, “ben” merkezli mesajları nasıl vereceksiniz? Onların özel olduklarını nasıl hissettireceksiniz? Çocuğunuzun özgüvenini nasıl geliştirip, onu öğrenilmiş acizlikten nasıl kurtaracaksınız? İdeal bir anne baba nasıl olacaksınız? 
İşte bütün bunlar hakkında, Kişisel Gelişim Uzmanı ve Yazar Mustafa Turan Bey, “ÇOCUK EĞİTİMİNDE ANNE BABA’NIN ROLÜ” konulu sunu eşliğinde seminerler vererek, velilerimizi aydınlatmakta ve çocuklarımıza karşı davranışlarımızın nasıl olması gerektiğini hatırlatmaktadır. Semineri izleyen bir çok veli: “Meğer biz çocuklarımıza  bilemeden, büyük hatalar yaparak davranmışız” tespitinde bulunmaktadırlar. Yazarımız, çocuğunun    2010 üniversite sınavlarında derece yaparak ilk 50’ye girmesini,  planlı çalışmasının yanında, bu bilimsel yetiştirme tarzına da bağlamaktadır.
Çocuklarımızı yetiştirirken yanlış yapma lüksümüz yoktur. Çünkü yaptığımız hatanın telafisi, hiçbir zaman  mümkün olmayacaktır. Bu tür seminerler genellikle, Okul idareleri ve Okul Aile Birlikleri ile Sivil Toplum Kuruluşları tarafından düzenlenmektedir.