SÖYLEŞİ ( IRMAK Dergisi ,sayı 35 Yıl:2003)
Sayın Mustafa Turan siz şair ve yazarsınız aynı zamanda tarihçi ve araştırmacısınız. Yayımlanmış altı kitabınız var. İlk sorum şöyle olacak;
Niçin yazıyorsunuz?
Bir kere yazma yeteneği tamamen bir Allah vergisi bunun yanında çok okunmanın önemi de tartışılamaz. Yazma için okuma şartı olduğu halde okuma için yazma şartı yok.Yazmak benim için hava kadar su kadar, yemek içmek kadar bir ihtiyaç. Ortaokul sıralarından beri yazmaya devam ediyorum. Biliyorum; “kaybetmemek için kaydetmek lazım” diye bir söz vardır.
İlk ne zaman nerede neyi yazdınız? ilk yayımlanan yazınız nedir?
Ortaokul ikinci sınıf öğrencisiyken okulda düzenlenen şiir yarışmasında yazdığım “Mazi Sesleniyor” başlıklı şiirim dereceye girmişti. İlk yayımlanan yazım ise Milli Eğitim Dergisinde “20.Yüzyıla Doğru Tarihi Bir Yorum” başlıklı araştırma yazım oldu.
Çok farklı alanlarda yazıyorsunuz sizce sizin gerçek alanınız hangisi?
Doğrudur. 2003 Ekim ayı itibarıyla ikisi şiir ikisi deneme ikisi araştırma yayımlanmış 6 kitabım bulunuyor. Ayrıca Türkiye de azınlıklarla ilgili araştırmalarım ve konferanslarım sürüyor. Gerçek alanıma gelince şiiri çok seviyorum, araştırma ve incelemelerim daha çok edebiyat ve tarih alanlarındadır.
Yazı hayatınız nasıl gelişti? Üzerinde etkisi olan hocalarınız veya yazarlar var mı?
Lise yıllarımızda Necip Fazıl’ı çok okuyup takip ediyorduk;Üstadın üzerimizde etkisi mutlaka olmuştur. Esas itibarıyla beni derinden etkileyen not tutma ve yazı yazma hayatımın çekirdeğini oluşturan hadise, Prof.Ali Fuat Başgil’in “Gençlerle Baş Başa” kitabı olmuştur.Bu kitabı ard arda üç kez altını çizerek okumuştum ve bu kitap benim hayatımın akışını değiştirmiştir.Belki de bugün benim öğütlerle bu derece ilgilenmem gençleri bu yöne kanalize etme düşüncemden kaynaklanmış olabilir diye düşünüyorum Lise yıllarında edebiyat öğretmenimiz Hidayet Aköz beyin bizi teşvik etmeleri de etkili olmuştur Bu konuda Milli Türk Talebe Birliği’nin sosyal ve kültürel faaliyetleri de bize büyük ölçüde motivasyon kazandırmıştır.
Bildiğimiz kadarıyla siz bir köy çocuğusunuz köy çocuğu olmak yazarlığı nasıl etkiliyor?
Evet ben Bileciğin Gölpazarına bağlı küçük bir yayla köyü olan Baltalı da doğdum.İlkokulu birleştirilmiş sınıfta ve vekil öğretmenlerde okumuştum.Hayal dünyamızın perisi öğretmenimiz olurdu;Köy şartlarında öğretmen olabilmek önümüzde erişilmez bir hayal gibi duruyordu. Geceleri Eskişehir’in ışıklarını görür arkadaşlarımızla okuyup bir gün büyük şehirlerde yaşama hayalleri kurardık Bu hayalleri gerçekleştirmek için çok çalışmamız lazım geldiğini düşünürdük.İki alternatifimiz vardı:Ya çok çalışıp okuyacak başarılı olacaktık Ya da köyde çoban Mustafa olarak kalacaktık.
Dayım Mehmet Yücel örnek ve başarılı bir ilkokul öğretmeniydi. O da bizi olumlu etkilemişti Hakikaten azmin elinden hiçbir şey kurtulmuyor .Köyümüzden ben Atıf Bilir ve Ahmet Bilir ile yeğenlerim İsmail ve Sefer Turan bu fasit daireyi kırarak bir yerlere gelmeyi başardık Atıf Bey şimdi İstanbul da kültür müdürü, Doç. Dr.İsmail Turan ODTÜ de fizik bölümü öğretim üyesi. Bizler öğretmen olduk. Şunu belirtmek istiyorum. Biz köy çocukları hem köyü, hem de şehri tanıdığımızdan dolayı şehir kökenli yazarlara oranla çok daha avantajlıyız.
Mustafa Bey, siz Osmanlı’nın kuruluş şehri Bilecik de doğdunuz. İlk başkenti Bursa da okudunuz ve üçüncü başkenti İstanbul da yüksek öğrenim gördünüz…Yazarlık-mekan ilişkisine nasıl bakıyorsunuz?
Mekanın yazarların üzerinde çok büyük tesiri olduğunu düşünüyorum.Söğüt ve Bilecik benim ruh dünyamı derinden etkilemiştir.Osmanlı medeniyetinin temellerinin atıldığı bölgenin, insanı olumlu etkilememesi mümkün müdür? Belki de Tarihçi olmamda ki en önemli etkenlerden biri Bursa gibi her yanı tarih kokan bir şehirde okumamdır İstanbul a gelince…Doğu ve batı kültürünü bünyesinde barındıran bir dünya kentinde okumuş olmak bir Yazar ve Tarihçi için büyük bir bahtiyarlıktır.Üniversite hayatımın büyük bölümü Topkapı Sarayı 3. Ahmet Kütüpanesinde geçmiştir. Süleymaniye ve Beyazıt Kütüphaneleri ile Üniversite Kütüphanesi bizim ikinci adresimizdi. Kitaplarla haşır neşir olmaktan büyük zevk alıyorduk. Araştırmacılığımı biraz da o günlere borçluyum İstanbul da fırsat bulduğum zamanlarda Sahaflar Çarşısı Beyaz Saray ve Cağaloğlu kitap vitrinleri durak yerlerimdi.
İlk kitabınız hangisidir? Ne zaman yayımlandı? Sonraki nasıl geldi?
Deneme yazılarımdan meydana gelen ilk kitabım “Temel Sorunların Analizi”1995 yılında yayımlandı.Aynı yıl “Şafak Sökerken”adlı ikinci şiir kitabım 1997 de Osmanlı devletinin yediyüzüncü yılına ithaf olarak tarihi araştırmalardan oluşan “Cihan Hakimiyetine Giden Yol” da 1998 de Türdav yayınlarından çıktı ve kısa zamanda ikinci baskıyı yaptı. Ardından Timaş yayınlarından Tarih Boyunca Babaların Çocuklarına Öğütleri çıktı ve son olarak da Tarih Anekdotlarını yayımladık.
Bize Mustafa Turan şiirini anlatır mısınız? Sizin şiirinizi diğerlerinden ayıran özellikler nelerdir?
Bana göre şiir hissetmek, yaşamak ve yaşatmaktır. Şiirim okunduğu zaman okuyanı heyecanlandırsın, kanatlandırsın isterim. Button “Üslup insanın kendisidir” der. Benim şiir ve şair hususundaki değerlendirmem şudur:
Suya çizgi çizmeye
Nice yalan düzmeye
Birkaç sözcük dizmeye
Sen şiir mi diyorsun?
Ahenk saklanmış dama
Sanat mahkum idama
Hiç duygusuz adama
Sen şair mi diyorsun?
Yazmış olmak için yazmayı hiç düşünmedim. Şiirde içerik ve ahenk en önem verdiğim unsurlardandır. Serbest şiir ilgi alanımda değildir. Ancak muhteva yakalanırsa serbest de yazılabilir. Son zamanlarda şiirimizin irtifa kaybettiğini üzülerek ifade etmeliyim Benim şiirlerim daha ziyade milli ve ahlakidir Zihinlere ve gönüllere hitap eder.
Çünkü şiirin inceliklerini bilen kendini bilir. Kendini bilen haddini bilir. Haddini bilen de Rabbini bilir. Ben şiirlerimde Mevlana’nın aşkından Yunus’un sevgi ve hoşgörüsünden Fuzuli’nin lirizminden , Baki’nin haşmetinden , Namık Kemal’in vatan sevdasından ve Yahya Kemal’in tarihi edasından bir parça bulunsun isterim
Dergiler için birer mekteptir denir dergilerle ilişkileriniz ne durumda?Herhangi bir dergi ailesinde veya edebi ekolün içinde bulundunuz mu?
Fiilen herhangi bir edebi ekolün içinde bulunmadım. Ancak Türk Edebilatı Dergisini yirmi yıldır yakından takip ediyorum. Birçok dergi ile yakın ilişkim bulunuyor. Kısa adı İLESAM olan Türkiye İlim ve Edebiyat Eserleri Meslek Birliği üyesiyim 2001 ocak ayında Irmak Dergisi kurucuları arasında yer aldım. Arkadaşlarımla gönül birliği içerisinde Irmak’ı yaşatmaya çaba gösteriyoruz. Yılmaz Güney üstadımızın öncülüğünde Irmak belki de Türkiyedeki en kompleksiz, şöhret peşinde koşmayan dar kadroculuk yapmayan özgün ve kaliteli olmak kaydıyla sayfaları her görüşe ve yazara açık hoşgörü abidesi bir dergidir. IRMAK’ın her geçen gün olgunlaşarak ve gelişerek nice yıllara ulaşacağını umuyorum.
Hayal dünyalarınızdakilerin ne kadarını yapabildiniz?
Bende kendimle hesaplaşmaya başladığım yaşlarda, birkaç hedefi gerçekleştirmek arzusu belirdi. Allah’ın da yardımıyla çok şükür bu istek ve arzularımın hemen hepsinin gerçekleştiğini söyleyebilirim. İlki Kur’anı ezberlemekti. İlkokulu mütakiben bir buçuk yılda hıfzımı ikmal ettim İkincisi hatırı sayılır bir üniversite de okumaktı. İstanbul Üniversitesinde okumakla bu arzum da gerçekleşti. Çok önemsediğim bir şey de yazmaktı ki, hali hazırda fiilen bu işin içinde faaliyet göstermekteyim.