Dünyada okumayan bir toplum haline geldiğimiz konusunda, toplumumuzda yediden yetmişe hakim olan bir kanaat vardır.
Biz bu çalışmamızla; çocuklarımıza, öğrencilerimize, gençlerimize ve tüm topluma kitap okuma sevgisini kazandırmayı amaçladık.
Dünyada başarılı olmuş insanların, bu başarılarını okudukları kitaplarla gerçekleştirdiklerini örneklerle anlatmaya çalıştık. Mucitlerin icatlarını kitaplardan esinlenerek yaptıklarını ortaya koyduk. Bu sebeple kitaba isim olarak “Başarıya Uzanan Köprü”  (Kitapların Sırrı) dedik.
Kitap okumanın insana sağladığı faydaları izah ederek, kitap okumayı özendirmek için, alınacak tedbirler üzerinde durduk.
Çinlinin meşhur sözünde : “Aç bir insana balık ısmarlama, ona balık tutma sanatını öğret” dediği gibi, biz bu çalışmamızda aynı felsefe ile hareket ettik. Çocuklarımıza ve gençlerimize öncelikle niçin kitap okumaları gerektiği düşüncesini uyandırarak, kitap okumanın önemli bir gereksinim olduğu gerçeğini kavratmayı amaçladık.
Büyük bir aşk, sevgi ve hazla kitap okuma sanatını kazandırmayı hedefledik.
Bu eser, Mustafa TURAN’ın anlatımı ve yazısı, Osman SUROĞLU’nun  karikatür çizisiyle hazırlandı.
BU ESERLE ŞU  TEMENNİDE BULUNDUK:
“Sevseler ve okusalar insanlarımız deste deste kitapları. Silseler lügatlerindeki kin, nefret, kavga, düşmanlık, gıybet, fitne, fesat, haset, yalan gibi kavram ve düşünceleri. Ve hayatlarına hakim kılsalar sevgi ile saygıyı, adaletle hoşgörüyü, doğrulukla dürüstlüğü, iyilikle güzelliği, ahlakla fazileti. Gerektiğinde tereddütsüz uygulasalar almadan vermeyi, sevilmeden sevmeyi, yaşamadan yaşatmayı…            
Diliyorum ki; kitap sevgisi iksiri toplumumuzun gönül ve sosyal hayatına tam bir hakimiyet sağlasın.
İstiyorum ki; kitap sevdası öğretmenin dersinde, öğrencinin ilgisi ve bilgisinde, komutanın emrinde, askerin tekmilinde, doktorun dermanında, hakimin fermanında, annenin  ninnisinde, çobanın kaval sesinde, şairin güftesinde ve sanatçının bestesinde en geniş şekliyle ifadesini bulsun.
 Böylece kitap vazgeçilmezlerimizden birisi olsun.”

Mustafa Turan

KİTABIN KİTABINI YAZDI

            Tarihçi-Yazar Mustafa Turan son çalışmasında  “KİTAB” ın kitabını yazdı. Çeyrek asırdır öğrencilere, gençlere ve topluma kitap okuma alışkanlığını kazandırma mücadelesi veren Yazar, bütün bu çalışmalarını “KİTAPLARIN SIRRI” adıyla kitaplaştırdı. Kitap sayfalarındaki anlatımın, ünlü Karikatürist Osman Suroğlu’nun çizdiği karikatürlerle de desteklenmesi, kitabın cazibesini bir o kadar artırmış.
            “Cihan Hâkimiyetine Giden Yol, Güldüren ve Düşündüren Tarih, Destanlaşan Çanakkale, Evinizdeki Okul, Babalardan Çocuklara Öğütler, Temel Sorunların Analizi, Sultan II. Abdülhamit Han gibi bir çok kitabı bulunan  Mustafa Turan’ın bu çalışması, Cumhurbaşkanlığınca başlatılan ve tüm valiliklere gönderilen “TÜRKİYE OKUYOR” projesi için tam bir kaynak niteliği taşıyor. Üstelik kitabın bir de filmi hazırlanmış. Bu filmi  www.mustafaturan11.com sitesinden indirerek yararlanmak da  mümkün. Değişik illerde ve yurt dışında “Kültürümüzde Kitabın  Yeri ve Önemi” konulu konferanslar veren Yazar, vatandaşlarımızın  konuya büyük  ilgi duyduğunu ve projeye sahip çıktığını   ifade ediyor.
Kitap okuma noktasında yapılan anketler, ülkemizin dünyanın çok gerisinde kaldığını gösterdiğine işaret eden  Turan,  bir Japon’un yılda asgari 25 kitap okuduğunu, oysa Türkiye’de yılda 6 kişiye ancak bir kitap düştüğünü, bir Norveçli’nin yılda kitaba 137 dolar    para harcadığını, buna mukabil, bir Türk’ün kitaba yılda sadece 0,45 dolar ayırdığını söylüyor. MEB’nın araştırmalarına göre; AB ülkelerinde, insanların % 40’ı yılda asgari bir kitap okurken,  40 milyon insanımızın hiç kitap okumadığını, bizim bir yılda bastığımız kitapları Japonlar’ın bir günde bastığını belirtiyor.
“Okuyan bir toplum olmak zorundayız.  Ne yapıp yapıp rotaları kütüphanelerden yana çevirmeliyiz. Aksi halde yeni girdiğimiz bu yüz yılda ilahi kaderin bize hazırladığı şartlarda misyonumuzu yerine getirirken büyük sıkıntılarla karşılaşabiliriz.  Okullara, kışlalara ,mabetlere  ve işyerlerine  kütüphanelerin eşiğinden atlayarak girdiğimiz gün, şeytanın bacağını kırmış olacağız. Ve işte o gün millet olarak bizim bayramımız olacaktır ” diyen Yazar, özlemini çektiği ideal toplumun profilini de şöyle çiziyor: “ Bahçede, parkta, otobüste, trende, vapurda ve kahvehanede her zaman ve her yerde okuyan bir toplum. Vatandaşlarının elinden kitap düşmeyen hava kadar, su kadar, yemek içmek kadar, kitaba ihtiyaç duyan bir toplum. Bayramları, yılbaşı ve mutlu olayları kutlamak için posta ile dostlarına kitap gönderen bir toplum. Ziyaret ettiği hastasına, sünnet olan minik yakınına ve düğününe gittiği mutlu çifte hediye olarak kitap götüren bir toplum. Otobüs ve taksi duraklarında, otogarlarda, istasyonlarda ve her çeşit kuyruklarda beklerken kıymetli vakitlerini kitap okuyarak değerlendiren bir toplum. İşinden akşam eve dönünce, Cumartesi ve Pazar günleri hem yorgunluğunu atmak hem de çocuklarına örnek olmak amacıyla evinin bir köşesini kütüphane haline getirerek, okuyan bir toplum. Yediden yetmişe kitaba saygı duyan, onu seven ve okuyan cıvıl cıvıl, neşeli ve huzur dolu bir toplum...”
Yazar, kitabının önsözünde “KİTAB’ın kitabını yazmakla ne amaçladığını da şu şekilde ifade ediyor: “Biz bu çalışmamızla; çocuklarımıza, öğrencilerimize, gençlerimize ve tüm topluma kitap okuma sevgisini kazandırmayı amaçladık. Dünyada başarılı olmuş insanların, bu başarılarını okudukları kitaplarla gerçekleştirdiklerini örneklerle anlatmaya çalıştık. Mucitlerin icatlarını kitaplardan esinlenerek yaptıklarını ortaya koyduk. Bu sebeple kitaba isim olarak “Başarıya Uzanan Köprü”  (Kitapların Sırrı) dedik.
Kitap okumanın insana sağladığı faydaları izah ederek, kitap okumayı özendirmek için, alınacak tedbirler üzerinde durduk.
Çinlinin meşhur sözünde : “Aç bir insana balık ısmarlama, ona balık tutma sanatını öğret” dediği gibi, biz bu çalışmamızda aynı felsefe ile hareket ettik. Çocuklarımıza ve gençlerimize öncelikle niçin kitap okumaları gerektiği düşüncesini uyandırarak, kitap okumanın önemli bir gereksinim olduğu gerçeğini kavratmayı amaçladık. Büyük bir aşk, sevgi ve hazla kitap okuma sanatını kazandırmayı hedefledik.
Sevseler ve okusalar insanlarımız deste deste kitapları. Silseler lügatlerindeki kin, nefret, kavga, düşmanlık, gıybet, fitne, fesat, haset, yalan gibi kavram ve düşünceleri. Ve hayatlarına hakim kılsalar sevgi ile saygıyı, adaletle hoşgörüyü, doğrulukla dürüstlüğü, iyilikle güzelliği, ahlakla fazileti. Gerektiğinde tereddütsüz uygulasalar almadan vermeyi, sevilmeden sevmeyi, yaşamadan yaşatmayı… Diliyorum ki; kitap sevgisi iksiri toplumumuzun gönül ve sosyal hayatına tam bir hakimiyet sağlasın. İstiyorum ki; kitap sevdası öğretmenin dersinde, öğrencinin ilgisi ve bilgisinde, komutanın emrinde, askerin tekmilinde, doktorun dermanında, hakimin fermanında, annenin  ninnisinde, çobanın kaval sesinde, şairin güftesinde ve sanatçının bestesinde en geniş şekliyle ifadesini bulsun. Böylece kitap vazgeçilmezlerimizden birisi olsun.”
Yazar Mustafa Turan, kendisinin 15-20 hanelik bir dağ köyünde doğduğunu, çocukluğunun çok mahrumiyet içinde geçtiğini  ve birleştirilmiş sınıflarda İlkokulu okuduktan sonra çoban olduğunu o günleri adeta yaşayarak nemli gözlerle anlatıyor. Koyunların peşinde sürekli kitap okuyarak, elde ettiği birikimle, o dağlardan ve çobanlıktan kurtulduğunu da kitapta bir bölüm olarak “KİTAPLAR SAYESİNDE KURTULDUM” başlığı altında çok dramatik bir tarzda işlemiş.