İDEAL DİN GÖREVLİSİNİN NOT DEFTERİ
Biz yazdığımız eserlerle, daha ziyade Tarihçi kimliğimizle bilinir ve tanınırız. Ancak küçük yaşlarda ikmal ettiğimiz hafızlığın ardından, yedi yıllık bir İmam Hatip kültürü aldığımız ve Üniversite tahsilimiz esnasında, Diyanet’in taşra teşkilatında yaklaşık beş yıl süreyle Din Görevlisi olarak hizmet verdiğimiz için, böyle bir çalışma yapmaya cesaret edebildik. Sahada bilfiil çalışmış biri olarak, kurumu tanıdığımız gibi, Din Görevlisi’nin özelliklerine ve vazife esnasında karşılaştıkları güçlüklere de vakıf olduğumuz bir hakikattir. Üstelik eşim ve kızımın da bu kuruma mensup olmaları, meselenin tahlili açısından bizim için ayrı bir zenginlik olmuştur.
Biz bu çalışmamızda Din Görevlimize, vazifesini nasıl yapacağını dikte edecek değiliz elbette. Hem bu ulvi iş, bizim ne haddimize. Onu, kurum zaten en iyi şekilde yapıyor. Biz, yarım asra yakın devam eden bir araştırma ve birikimimizi, Din Görevlisi dostlarımızla paylaşmak istedik. Zira elimde oldukça zengin bir not defterim var. Yaptığım ilmi araştırmalardan, okuduğum binlerce kitaptan, dinlediğim nice sohbetten, edindiğim bunca tecrübelerden mürekkep tam bir bilgi deposu ve ilim hazinesi. Not defterimden yararlandığım ve günümüz gelişmeleri ve gerçekleriyle zenginleştirdiğim bu eser, öz’ün özü niteliğinde bir hüviyete sahiptir. İlim paylaşılınca çoğalır” fehvasınca, biz de bu birikimimizi gönül dostlarımızla paylaşalım istedik. O yüzden eserin adına, “İdeal Din Görevlisi’nin Not Defteri” dedik.
Bu çalışmamızda, hiçbir Din Görevlisi kardeşimizin onurunu rencide edecek ve gönlünü kıracak bir yaklaşımımız ve niyetimiz asla olamaz.Meramımız, Allah(cc)’ın dininin ilâsı ve Rasülü (sav)’nün sünnetinin ihyası hizmetini, nasıl daha ideal ve nasıl daha verimli yapabiliriz? Çünkü konumu ne olursa olsun herkes bir ölçüde kendi dininin görevlisidir. Bu felsefeden hareketle kaleme almış olduğum, “Bir Tarihçi Gözüyle Haccı Yaşamak” ve “Peygamber’e Hürmet Harameyn’e Hizmet” adlı eserlerimize, camia tarafından gösterilen ilgi ve alaka da bizi cesaretlendirdi. Bundan dolayı biz de karınca kararınca, Diyanet camiasının engin hoşgörüsüne güvenerek böyle bir hizmete talip olduk.
Bazı kardeşlerimizin:“Beyefendi biz bunları zaten biliyoruz. Cemaat ve öğrenciler cahildir anlamıyorlar. Ne dediysek dinlemiyorlar. Madem sen yap da görelim.” tarzındaki sitemini duyar gibiyim. Pes etmeyi lügatımızdan çıkarmak ve Hz. Nebi (sav)’nin ilk tebliğ günlerini düşünmek gerek. “Ölçekleri yanlış olanların bütün ölçümleri yanlıştır.” Biz bu çalışmamızı, vahiy ve sünnet ekseni üzerine inşa ettik. Peşin hükümlü olmadan, meseleleri ele almakta yarar olduğuna yürekten inanıyoruz. Biz “Kişisel Gelişim Uzmanı” olarak, Milli Eğitim’de öğretmenlere uzun zaman, konferanslar verdik. Yararını görünce bu formatı, “İdeal Din Görevlisi Nasıl Olmalıdır?” şekline uyarladık.
Uzun bir süredir, yurdumuzun çok değişik il ve ilçe müftülüklerimizdeki din görevlilerimize bu seminerleri vermekteyiz. Sunuyu izleyen nice din görevlimizin, memnuniyetini ve dualarını içeren iltifat yüklü mesajlarını sürekli almaktaydık. Fakat bu mesajlarda bir de talep göze çarpıyordu. “Sunuyla verdiğiniz bilgileri, kitap formatına getirseniz de, biz de daha fazla istifade etsek.”
İşte bu eser, böyle bir keyfiyetten doğdu.
Kutlu Doğum programı için gittiğim bir ilimizde, açış konuşmasını yapan il müftümüz bizim için, “Hocam bu programımıza teşrif etmekle bizleri onurlandırdı” demişti. Ben de konuya başlarken demiştim ki: “Bir hadiste ‘Sizin en hayırlınız Kur’an’ı öğrenen ve öğretenlerdir’ buyrulur. Dolayısıyla siz, toplumun en hayırlıları olma mutluluğuna ermiş bahtiyar bir topluluksunuz. Asıl sizlerle birlikte olduğum ve toplumun en hayırlısı olan sizlere hitap ettiğim için, ben onurlandım.” Bu eserle yine biz onurlanacağız inşallah.
Din Görevlilerimiz, bizim yüce dinimize hizmet bayrağını ilânihaye taşımaya azmetmiş alperenlerimizdir. İçinde yaşadığı şu toplumun fertlerini bir bir Kur’an ve sünnet zebercetleriyle tezyin ederek, bu milletin bahtında mutlu tablolar oluşturma ve gönülleri fethetme gibi muazzam zaferler kazanan, ideal din görevlilerimizi ve bu mümtaz muzafferlerimizi, saygıyla selamlamak ve sevgiyle, muhabbetle kucaklamak, benim uçsuz bucaksız bir bahtiyarlığım olacaktır.