DEĞERLER EĞİTİMİ
Uzun zamandır dini ve milli değerlerimiz o kadar aşındı ki, gelinen noktada, özenle kullanılan o zarafet ve nezaket yüklü terminolojiyi de kaybettik. Toplum, özellikle de gençliğimiz “argo lisan” ile kuşatılmıştır. Bu tüyler ürperten manzara karşısında, beyin perdelerimiz çatlarcasına düşünerek, “Acaba biz nerede hata yaptık?” diye kendimizi sorgulamamız gerekir.
Gençliğimiz maalesef, bizi değerli kılan değerlerimize, kültürümüze, kimliğimize, kişiliğimize, kendi özümüze yabancılaşmaktadır. Alkolün, sigaranın, uyuşturucunun, kumarın ve fuhşun her çeşidi çevrede kol gezmekte, çocuklarımızı ve gençlerimizi adeta bir ahtapot gibi sarmaktadır. Millet olarak eski seviyeli sosyal hayatımız, her geçen gün seviyesizleşmektedir. Bugün tost yiyen,test çözen ve internetiyle yalnızlaşmış bir gençliğimiz var maalesef.
“Yiğit, düştüğü yerden kalkarmış” derler. Biz de, bizi biz eden değerlerimize sarılmakla, özümüze kavuşmuş ve bir kısır döngüden de kurtulmuş olacağız inşallah.
Bugün gençlerimiz fuhşa ve uyuşturucuya meylediyorsa, ahlaksızlık ve edepsizlik toplumda kol geziyorsa, sigara ve kumar illeti geniş kitlelerde yaygınlaşmışsa, bugün itibarıyle sigara kullanma yaşı 9’lara, alkol kullanma yaşı 11’lere düşmüşse, uyuşturucu ise, sentetik uyuşturucuya doğru yol alıyorsa, hiç kimse bana ne diyemez. Bu kötü gidişten herkes sorumlu olduğu gibi, bizatihi devlet de sorumludur. Biz de, geleceğimiz adına böylesi ciddi bir konuda, kendimizi sorumlu addederek bu çalışmayı yaptık.
Eğer millet olarak öz benliğimizden kopma tehlikesi yaşıyorsak, aslımıza dönmeye davet edecek olan da, pek tabiidir ki sorumlu olması gereken kişi, kurum ve kuruluşlardır. Asırlar boyunca milletimiz, insâni değerlerin sembolü olmuştur. Biz, engin kültürü ve zengin medeni-yetiyle isim yapmış ve tarihe gür bir seda bırakmış bir milletin torunlarıyız. Dünya medeniyetinin öncüsü olma misyonumuza, bugünkü gençliğimizin sahip çıkması, milli ve dini değerleri hem yaşayıp, hem de yaşatması için, millet olarak gayret sarfetmek zorundayız.
“Değerler” kavramına, “insanın çevresinde olup bitenleri anlama ve yorumlamada kullandığı temel ölçütler” şeklinde bir anlam yüklenmektedir. “Bir toplumun gerçekleşmesini arzu ettiği idealler ve düşler” de denebilir. Bir milletin bütün fertlerinin, özellikle de genç neslin kendi değerlerini ve evrensel değerleri öğrenmesi, özümsemesi ve bütün bunları sosyal hayatta davranış haline dönüştüre-bilmesinin yegâne yolu, elbetteki eğitimdir. Öyle ise, evimizde ve okullarımızda verdiğimiz eğitimin temelini “Değerler Eğitimi” oluşturmalıdır. Eğitimde ise en önemli referansımız, millî, dinî ve kültürel değerlerimiz olmalıdır. Çünkü tarih boyunca değerlerimizden aldığımız güçle, onları yaşamak ve yaşatmakla, harp meydanlarında dizi dizi zafer kazandığımız gibi, dünya medeniyetine yön verecek, parlak bir medeniyet de meydana getirebilmişiz.
Değerler eğitiminin bir topluma sağlayacağı faydaları anlatmaya, ne kelam, ne de kalem yeter. Ancak şu gerçeği de unutmamak gerekir. Değerler eğitimini nesillere verecek olan eğitim ordusunun da, bu değerleri çok iyi öğrenip içselleştirme zorunluluğu vardır. Okuldaki eğitime takviye olarak, anne babanın da evdeki eğitimde aynı hassasiyeti üslenmesi gerekir. Başkaları, bizim değerlerimize imrenerek bakarken, ondaki kıymeti ve enerjiyi çözmeye çalışırken, gençlerimiz henüz bu değerleri yeni yeni keşfetmektedir.
Bugün geldiğimiz noktada, maddi anlamdaki medeniyette yücelme ve yükselme olmasına karşın, gönül ve ruh medeniyetinde büyük irtifa kaybı yaşanmaktadır. İnsanlarımızdaki “ben” duygusunun zirve yaptığı, internetle sarmaş dolaş vaziyette yalnızlaştığı ve gündüz hayalleri, gece de düşleriyle oyalandığı bir ortamda doğan bu boşlukta, acilen “Değerler Eğitimine” ihtiyaç olduğu kanaatındayız.
Elinizdeki bu eser, iki yıllık bir çalışmanın ürünüdür. Kültürümüzde, ahlak ve fazilet, edep ve hayâ, ilim ve irfan yönüyle tebarüz etmiş çocuklara ve gençlere “41 kere maşallah” denir. Biz de bundan esinlenerek, önce 41 özel ve önemli konu seçtik ve bu konuları tek tek inceleyip, araş-tırarak kaleme aldık.
Bu ihtiyacın farkına iki yıl önce varmış ve konunun bir sunumunu hazırlamıştık. “Değerler Eğitimi” adı altında değişik okullarımızda öğrencilerimize pek çok konferanslar verdik ve bu çalışmalara halen devam etmekteyiz. Bir yandan da, kitap için çalışma ve araştırmalar yaptık. Her konunun sonuna, “olaylar ve ibretler” adında bir başlık açarak, o konu ile ilgili üç ayrı ibret ve hikmet verici hadise (anekdot) verdik. Bununla da yetinmedik. Bu hadiselerden elde edeceğimiz ibreti ve hikmeti, birkaç cümle halinde italik yazıyla özetledik. Devamını da her konuyla ilgili kelam-ı kibar denebilecek hikmetli ve özlü sözleri bol bol kullandık. Böylece, konunun okunup özümsenmesini, anekdotlarla zenginleştirilmesini, özlü sözlerle de takviye edilmesini amaçladık. Sıkıcı olmaması için akademik bir dil kullanmadık. Kitabı yalın bir anlatımla kaleme alırken, seviyeyi çok da düşürmek istemedik. Kullandığımız kelimeleri, okuyucunun bilmesi, değilse öğrenmesi gerektiğine inanarak özellikle kullandık. Bu eser, İlkokul’dan Üniversite son sınıfa kadar tüm çocuklarımız ve öğrencilerimiz ile yediden yetmişe tüm insanımıza hitap etmektedir.
Bu eser, okullarımızda her hafta bir konu olmak üzere, rehberlik derslerinde piyes ve türevleri tarzında da işlenmeye müsait olarak düşünülmüştür. Her hafta bir konu nun tedkiki, tahlili ve özümsenmesi, öğrencilere ödev olarak da verilebilir…
Elinizdeki bu kitap okunduğu, özümsendiği ve hayata tatbik edildiği takdirde, biz inanıyoruz ki okuyucu, “41 kere maşallah” denebilecek bir keyfiyet ve nitelik kazanacaktır. Hayatında iyi ve olumlu anlamda çok şey değişecektir. Çocuklarımız okuduklarında ise, aileler dahi çocuklarını tanıyamayacak kadar, faziletler ve meziyetler kazanacaklar. Nice güzelliklere ve özelliklere sahip olacaklardır. Nitekim birinci baskıdan hemen sonra, 2. Ve 3. Baskıular da yapıldı. İl ve ilçelerimizden okullarımızda “Değerler Eğitimi” konulu konferanslara da yoğun bir talep oldu. Bu çalışmayı bize lütfeden Yüce Rabbime hamdediyor ve kitabı okuyunca, zamanımızın en önemli gençlik meselelerine neşter vurduğumuzu ifade ile ülkemizin birçok yerinden tebrik, takdir ve iltifat yüklü mesajlarını bize ileten okuyucularıma tekrar teşekkür ediyorum. Kitabın, okuyucu üzerinde tesirini Rabbimden diliyorum. Selam ve sevgi ile…