Toplam Ziyaretçi: 957.844
© 2015, Tüm Hakları Mustafa TURAN'a Aittir.
Ekşi Bilişim & Tasarım

BİR TARİHÇİ GÖZÜYLE HACCI YAŞAMAK BİR TARİHÇİ GÖZÜYLE HACCI YAŞAMAK

Her müslüman’ın gönlünde, bir gün Hacca gidip Beytullah’a yüz sürmek, Mina’da şeytan taşlamak, Arafatta vakfe yapmak, Ravza-i Mutahhara’da Rasülüllah’ın huzuruna çıkmak ve buram buram mana havası kokan, kutsal mekânları ziyaret etme arzusu ve iştiyâkı yatar. Bizde de bulunan bu arzu, Rabbimin lütfuyla nasip oldu.

Fakat kutsal yolculuğa çıkarken, böyle bir eser yazma gibi planlanmış bir çalışmamız yoktu. Biz genelde, zaman zaman konferans ve seminer için gittiğimiz yurtdışı proğramlarımız neticesinde, izlenimlerimizi kaleme alır ve basında okuyucularımızla paylaşırdık. Hac dolayısıyla Mekke ve Medine’de kaldığımız bir aylık zaman içerisinde de tuttuğumuz notları, dönüşte “ Hac İzlenimleri” adı altında yine yazılı ve görsel basında okuyucularımızla paylaşmıştık.

Sonradan, gelen okuyucu talepleri ve bizim de faydasına inandığımız bu izlenimlerin, bir kitap formatına sokulması ve halkın istifadesine sunulması fikri doğdu. Çünkü biz, işimiz ve branşımız gereği bir Tarihçi olarak, çeyrek asır boyunca bu konuları sürekli anlatmıştık. Rabbim’in lütfuyla Hacca gitmek nasip olunca, gıyaben anlattığımız bu kutsal mekânları kare kare elimizle koymuş gibi bulmuş ve çok farklı duygular yaşamıştık. İnsan’ın, ziyaret ettiği yerlerin tarihi ve soyal dokusunu bilmesi, içerdiği dînî mesaja vâkıf olması ve tarih boyunca yaşanmış hadiseleri hafızasında tekrar yaşaması halinde, yaptığı vazifenin yüceliğini daha iyi anlama ve kavrama imkânına kavuşacağı muhakkaktır.

Mescid-i Nebevi’de ve Mescid-i Haram’da nakış nakış ecdadımızın o yüce ve ulvi hizmetini görünce irkilmiştim. Allah’a ve O’nun Rasülüne duydukları sevgi ve muhabbetin geniş yansımalarına yakından şahit olunca, ruhumda meydana gelen rihteri yüksek depremlerle sarsılmış ve onlar için bol bol duada bulunmuştum. Aman ya Rabbi! O ne incelik. O ne zerafet. O ne nezaket. O ne saygı ve muhabbettir ki, Mekke’de Kâbe’den, Medine’de ise, Ravza-i Mutahhara’nın kubbesinden yüksek bina yapımına asla izin vermemişler. Rasülüllah (sav) rahatsız olmasın diye tren raylarına keçe döşetip, çekiç ve keserlerin ökçelerine keçe kaplatmışlar. Yine Efendimiz’e rahatsızlık vermeyelim diye, Tren İstasyonunu Medine şehrinin 1 km kadar dışına inşa ettirmişler. Sürre Alayları ile yüzyıllar boyunca Mekke ve Medine halkına yardımda bulunmuşlar. Ehl-i Beyt’i başlarına taç etmişler.

Gerek Medine’de ve gerekse Mekke’de her nereye varsam, ecdadımızın bir izine tanık oluyordum. Öte yandan Sevgili Peygamberimiz’in huzuruna çıkmak, gezip dolaştığı yerlere çıplak gözle bakıp uzunca zaman seyretmek,, savaştığı mekânlarda mana atmosferinde O’nunla beraber kılıç sallamak ve o Asr-ı Saâdet havasını teneffüs etmek, Zemzem’den içmek, Kâbe’nin etrafında pervane olup dönmek, bende tarifi mümkün olmayan duygular oluşturmuştu.

Hz. Adem ve Havva validemizin buluştuğu, dua eyleyip afolunduğu, Hz. Musa dahil tam 70 Peygamber’in namaz kıldıkları Arafat ve Mina bölgesinde, Mekke ve Medine’nin sokak ve caddelerinde, Uhud’ta, Hendek’te Ravza-i Mutahhara’da, El- Muazzam İstasyonunda ve daha pek çok mekânda, bir tarihçi gözüyle yaşadıklarımı, görüp şahit olduklarımı ve gönülden hissettiklerimi bir bir kaleme almaya ve bu eserde okuyucuya yansıtmaya gayret ettim. İstedim ki, Hacca gidecek kardeşim okusun ve o mübarek topraklara varınca, benim yaşadığım yoğun duyguları o da yaşasın. Tarihi konulara vakıf olarak ve ecdadımızın hizmetlerini temaşa ederek hacc görevini ifa etsin. Okuduklarını adeta eliyle koymuş gibi orada bulsun. Haccını daha içten yaşasın ve görevlerini daha bilinçli yapsın.

Hac vazifesini yapan kardeşim de okusun ki, tekrar o ulvi duyguları tazelensin. Eksik kalmış bilgisi varsa böylece öğrenmiş olsun ki, Umre nasip olur da giderse, eksik kalmış tarihi bilgisi varsa tamamlamış olsun. Hac İzlenimlerimizi Kitap formatına soktuğumuzda 120-130 sayfalık mütevâzi bir çalışma ortaya çıkıyordu. Ancak biz, bu çalışmanın okuyucuya daha fazla istifade sağlaması için, daha derinden bir araştırma yapılmasının gereğine inanarak işe koyulduk. Bu meselede yazılmış kaynak eserlerden ulaşabildiklerimizi didik didik araştırıp inceledik. Bu konu ile ilgili internet sitelerini ziyaret ettik. Böylece bibliyografyada berittiğimiz bu kaynaklardan da yararalanıp, var olan tarihi birikimimiz üzerine onları da bina ederek, izlenimlerimizi zenginleştirip geliştirdik. Yaklaşık sekiz ay boyunca yoğun bir emek sarfettik. Fakat bu defa da eserin hacmi oldukça büyüdü.

Ülkemizde çok az olan okuma alışkanlığını artırmak için, yıllar boyu mücadele eden ve bu konuda iki de eser kaleme alan biri olarak, bu kalın hacimli kitabı olduğu gibi yayımlamayı rasyonel bulmadık. Mesela, Medine El-Muazzam Tren İstasyonu’nda Avrupa’dan gelen Hacılara verdiğimiz: “Ecdadımız’ın Kutsal Yerlere Hizmeti” başlıklı konferansımızı yazıya döktüğümüz de, eser de önemli bir yer işgal ettiğini gördük. Fakat, özelde bir Hacı için, genelde ise her insanımız için bilinmesi gereken gerçeklerdi bunlar. Çoğu insanlarımız için, ecdadımızın Haremeyn’e hizmetlerinin bilinmeyen şeyler olduğunu bu kutsal yolculukta tesbit ettiğimizde, biz Tarihçilere daha çok iş düştüğünü anlamıştık. Dolayısıyla bu bölümü kitapta biraz özet vererek, konunun tamamını “Osmanlı’da Peygamber Sevgisi ve Haremeyn Hizmeti” adı altında ayrı bir kitap olarak yayımlamaya karar verdik.

İşte biz Haccı ifa ederken, kutsal mekânlardaki tarih kulvarında, gönül ve zihin boyutunda hücre hücre yaşadıklarımızı, görüp şahit olduklarımızı kare kare anlatıp, gelinlik bir kızın gergef işlemesindeki dikkat ve itinası gibi desen desen işleyip bu eserde kaleme almaya çalıştık. Ziyaret ettiğimiz her kutsal mekânın tarihi geçmişini ve İslam Tarihi’ndeki yerini, Sevgili Peygamberimiz ile olan ilgisini bir bir gözler önüne sermeye gayret ettik. O mekânlarda yaşanmış bazı enteresan olaylara işaret ederek, İslam tarihinden sayfalar naklettik. “Allah Rasülü’nde güzel bir örnek vardır” ilâhi mesajı gereğince, Rasülüllah (sav)’ın örnek yaşantısından bazı kesitler verdik. Yer yer tefekküre dalıp tarih kulvarında mutlu nice yolculuklar yaptık. Eser okunduğunda, yer yer şu an kutsal yerlerde bulunuyormuş gibi anlatım görülecektir. Bu durum, Hac esnasında o anki izleminleri yansıtmaktan kaynaklanmaktadır.

Bu kitap, akedemik manada bir çalışma değildir elbette. Dînî bir kitap ve ilmihal hüviyeti de yoktur. Lakin basit bir tarihî anlatım ve izlenim de değildir. Bunda araştırma vardır, Gözlem, gözyaşı ve duygu seli vardır. Tarih ve Edebiyat, Sosyoloji ve Psikoloji vardır. Akıl vardır, gönül vardır, emek vardır. Belki bütün bunların bir sentezi gibi düşünülebilir. Hitap ettiğimiz ana kitleyi de dikkate alarak, gayet sade bir dil kullanmaya, hadiseleri içimizden geldiği gibi yalın anlatmaya ve üstadlardan da görüş almaya özen gösterdik. Eserin okunuşu daha rahat ve cazip olması için, sayfalardaki anlatımları fotoğraf, kroki vb. şekiller ve figürlerle takviye ettik. Elbetteki takdir okuyucunun olacaktır.

Bu konudaki çalışmam, diğer yazdığım bir düzine eserden çok farklıydı elbette. Çünkü burada sözkonusu olan Âlemlerin Rabbi olan Allah’ımızdı. Kâinâtın Efendisi olan Hz. Peygamberimiz’di. Onun ehl-i Beyti ve Ashâbıydı. Üç kutsal yerden ikisi olan Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi’ydi. Hakkında âyetlerin nazil olduğu zamanlar ve zeminlerdi. Hadiseleri çoğu kere yüreğimiz titreyerek, tüylerimiz diken diken olarak ve gözyaşlarımıza hakim olamayarak derin duygularla kaleme aldık. Böylesi özellikleri ve güzellikleri olan bir konuyu, hatalarımızın affını umarak, sadece bir Tarihçi kimliği ile değil, aynı zamanda Hamele-i Kur’an ve yeterli sayılabilecek bir dinî eğitimle incelemeye cüret ettik. Kastı aşan bir ifade ve hatamız da olmuşsa affola deriz. Ve yine âcizâne, fakat hâlisâne olarak kaleme aldığımız bu mütevâzi eserimizi, şefaatını ümit ederek ve hoşgörüsüne sığınarak Sevgili Peygamberimiz’e ithaf etme cüretinde bulunduk. Kitaptan elde edilecek tüm gelirleri de, Yüce Mevlamız’ın kabul etmesi dileğiyle, öksüz, yetim ve muhtaçlar ile hayır kurumlarına vakfettik.

Eser okunduğunda, okuyucu tarafından da aynı duyguların yaşanacağını ümit ediyorum. Hac yapma gibi bir nimeti ve bu nimeti yaşadıktan sonra yazıya dökme melekesini bana lütfeden Rabbime hamd ve şükrediyorum. Hacc’ın her isteyene nasip olması için de dua ediyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Bu Sayfayı Paylaşın

Tüm Kitaplar