Toplam Ziyaretçi: 957.844
© 2015, Tüm Hakları Mustafa TURAN'a Aittir.
Ekşi Bilişim & Tasarım

OKULU EVİMİZE TAŞIYABİLİR MİYİZ?

OKULU EVİMİZE TAŞIYABİLİR MİYİZ?

                Bu yazımızda Tarihçi Yazar Mustafa Turan tarafından kaleme alınan “EVİNİZDEKİ OKUL” kitabını etüt edelim istedik. Kitabı büyük bir merak ve heyecanla bir solukta okudum. Bu kitapla Yazar, akıcı ve edebi  bir üslupla okulu evlerimize taşıyor. Bu eser , yaz tatili için  her ailenin evinde çocuklarına uygulayabileceği ideal bir  proğram niteliğinde. Zaten Yazar da bu proğramı çocuklarına uyguladıktan sonra kitaplaştırmış.
     Kitap kaleme alınırken çocuklarımız açısından lazım olacak ne varsa, en ince ayrıntılarına kadar düşünülmüş ve onların sıkılmadan uygulayabilecekleri bir formata sokulmuş. Kitapta yok yok.

     

Sosyal ilişkiler ve kültüre ait bilgiler bölümünde, kelimeler,kavramlar, özlü sözler, davranış kuralları  ve espriler var.
Edebi ve tarihi bilgiler bölümünde, Tarih bilinci, şiirler, öğütler, ibretli ve pratik bilgiler bulunuyor.
 Dini ve ahlaki bilgiler bölümünde ise, Âyetler, hadisler, ilmihal bilgileri ve dualar yer alıyor.
Oğlu, OKS   sınavında  Fen Lisesini kazanmasında bu proğramın  kendisine önemli ölçüde katkı sağladığını   belirtiyor.
Eserin Yazarı da bu noktada diyor ki: “Kitaptaki proğramı uygulamakla anne  baba olarak maddi ve manevi açıdan çocuklarımıza karşı görevimizi yaptığımız inancındayız. Bu vesileyle ailece bizim de çok şey öğrendiğimizi söyleyebilirim. Yani uygulanabilirliliği olan  programdır. İstedik ki, bu hazırlık ve birikimi sizlerle de paylaşalım.”
Kitap şu önsözle başlıyor: “Kuş uçmak , balık yüzmek , tavuk da yumurtlamak için herhangi bir eğitime tabi tutulmuyor. Hayvanların bir çoğu doğduktan birkaç saat sonra ayağa kalkıp koştukları halde, insanın dünyaya geldiğinde yaptığı tek şey ağlamaktır. Ayağa kalkabilmesi ancak bir yıl sonra gerçekleşebiliyor. Kendi başının çaresine bakabilmesi için de yirmi yıl geçmesi gerekiyor. Bu süreçte çocuğun sosyal,kültürel ve ahlaki açıdan iyi bir insan olabilmesi için, mutlaka iyi bir eğitim alması gerekiyor.
Esas itibarıyla çocuğun şahsiyeti, karakteri ve mizacı 6-7 yaşına kadar şekillenmektedir. Okul çağında öğretmenlerden eğitim alınmakla beraber, öncelikle ailede verilmesi gerekir. Çünkü okul öncesi öğrenilenler, okulda öğrenileceklere temel teşkil eder ve önemli bir altyapı oluşturur. Eğitim, insanın kişiliğini sürekli geliştirmekte ve yeni davranışlar kazanma yolunu açmakta ise de, ilk yaşlar şahsiyet temellerinin atıldığı plastik çağı teşkil eder.
Ancak aile bu işin farkında olmayarak: “Nasıl olsa okulda bu çocuğa her şey öğretilir” diye düşününce, eğitim sadece okula havale edilmiştir. Okullarımızda eğitim ve öğretim birlikte götürülmesi gerekirken, ne yazık ki öğretim ön plana çıkarak eğitim neredeyse yok sayılma noktasına gelmiştir. Öğretim, cehaleti giderir ancak insanlık öğretmez. Sevgi, saygı, hoşgörü, şefkat, merhamet, ilgi ve güven gibi duygular, okuldan ziyade aile içinde hayata geçirilerek elde edilir. Çünkü eskiler, okuyan insanlara tahsilli ve terbiyeli derlermiş. Şimdi ise tahsilli olan terbiyeli olmayabiliyor. Dersi, bir topluluk halinde yaparak ve yaşayarak öğrenme en pratik metot olarak kabul görmektedir. Öyleyse anne-babanın ve çevrenin eğitim yöntemleri çok önemlidir. Çocuklarına gerekli eğitimi evde verecek anne, babanın kendilerinin de bir eğitime ihtiyacı varsa, o zaman iş daha zor demektir. Zira Hz. Ali’nin: “Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz.” Sözü sanki tam da bu hususa işret eder gibidir. Çocuğun sosyal, kültürel ve ahlâki açıdan hayata hazırlanmasında, anne ve babanın birlikte çaba sarf etmeleri gerekir.
Aileler baharın gelmesiyle birlikte: “Eyvah yine yaz tatili geldi. Üç ay boyunca biz bu çocuklarla nasıl ve ne şekilde ilgileneceğiz? Başıboş bıraksak, sokaklarda, Internet kefelerde, sağda-solda harcanır, hatta tehlikenin bin bir çeşidinin kol gezdiği alkol, uyuşturucu, sigara vb. kötü alışkanlıklara bu çocuklar müptela olabilirler diyerek uykuları kaçar. Hiç değilse biz bunları mahalle camiine göndererek dîni bir eğitim aldıralım da, çocuklarımız etrafta kol gezen tehlikelerden kendilerini korusunlar, biz de anne baba olarak onlara karşı dîni ve ahlaki açıdan vazifemizi yapmış olalım.” derler.
Bir kısmı da böyle düşünmekle beraber, bulunduğu yerden uzak bir bölgeye tatile giderek bu imkanı da değerlendiremez ve gözleri önünde, üç ay boyunca çocukların zamanlarını heba ettiklerini gözleyerek, üzüntü içinde iç çeker ve onlara karşı aile sorumluluğunu yerine getirememenin ezikliğini yaşarlar.
Bazılarımızın da: “Eh canım bu çocukların 7-8 aydır canları çıktı. İyi bir tatili hak ettiler. Bol bol dinlensinler” diyerek, onlara tam bir serbestlik tanıdıkları bu anlamda hiçbir çaba sarf etmedikleri görülür.
Halbuki şu noktada çok yanıldığımızın farkında değiliz; Bazı uzuvlarımız kas sistemi ile çalıştıkları için yoruldukları halde, beynimiz elektro kimyasal sistem ile çalıştığı için, düşündüğümüz anlamda yorulması söz konusu değildir. Beynimizin saatteki hızı 580 km’dir. Dünyanın en gelişmiş bilgisayarları dahi, insan beynine göre, okyanusta bir damla bile değildir.
Beyin uzmanları  beynimizin yüzde birini kullanıyoruz diyorlar. Ve beyin çalıştıkça işlevini artırıyor. Tatilde dinleneceğim diye hiçbir şey yapmadan miskin miskin pineklemek ve tembellik yapmak akıl kârı değildir. Mesaide yapamadığımız, kitap okuma fiilini yazın bol bol gerçekleştirebiliriz. Bir program çerçevesinde yazlığımızı, ya da tatile gitmediysek mevcut evimizi okul haline getirebiliriz. Daha pek çok sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlerde bulunabiliriz.
Dolayısıyla çocuklar yoruldu. Yaz tatilinde yatıp dinlensinler mantığının büyük yanlışlığı ortaya çıkıyor. Gerçi biz çocuklar yaz tatilinde, sene içinde olduğu gibi yoğun bir programla çalışsınlar istemiyoruz elbette. Yine tatillerini yapacaklar, ancak bu arada tatilin yarısında yani 45 günde her gün iki saat ayırarak, hazırladığımız bu kitabı ve içindeki programı anne baba olarak uygularsak, hem okulu evimize taşımış, hem de çocuklarımızın büyük bir bilgi birikimini sağlamış olacağız. Hatta tüm aile fertleri olarak uygularsak; hepimiz de bu bilgi birikimine sahip olma şansını elde edeceğiz. Ancak bu kitapta yer alan program taviz vermeden ve aksatılmadan,  kararlı bir şekilde günü gününe uygulanırsa, o zaman amacına ulaşmış olur.
Çocuklarımızı yaz tatilinde bir hocaya veremedik ya da bir yaz okuluna yerleştiremedik diye üzülmeyin. Biz uzun bir uğraşıdan sonra, okulu sizin ayağınıza ve evinize getirdik. Bu kitapla kendi çocuğunuza, anne baba olarak siz hocalık edeceksiniz. Ve sadece yaz tatilinde değil, yılın her mevsiminde evinizde, hatta konu komşuyla birlikte de bu programı uygulayabilirsiniz.”
Evet önsözünde Yazar, kitabın niye yazıldığını, proğramın niçin bu şekilde dizayn edildiğini, okuyuculara neyin, nasıl verilmesi gerektiğini ve kitabı hangi amaçla kaleme aldığını bu şekilde özetliyor.
Yaz tatilinde, ya da her mevsimde evimizde çoluk çocuğumuzla birlikte takip edebileceğimiz bir kitap EVİNİZDEKİ OKUL. Arıların binlerce çiçeği dolaşıp topladıklarından bal yapması ve soframıza hazır gelmesi gibi bir şey bu çalışma. Yer yer konular figürlerle de zenginleştirilmiş.
Yazar, Evinizdeki Okul kitabını 3 ana başlık ve 12 alt başlık altında hazırladığını,her ana başlığın 4 alt başlıkla verildiğini ifade ile, bakın bu programla neler kazanmış olacağız? Sorusunu soruyor.
Cevabında da çalışmasını maddelere ayırarak diyor ki:
“1-Bize hayatımızda rehber olacak ve bizi iyiliğe, güzelliğe kanalize edecek ve her zaman, her yerde, her sohbette kullanarak diğer insanların da istifade edebileceği, tam 45 özlü sözü öğrenmiş olacağız.
2-İçimizden hangimiz çocuğunun; hal ve hareketleriyle, edep ve ahlâkıyla, insanlar arasındaki olumlu sosyal iletişimiyle, oturduğu kalktığı yeri bilen, terbiyeli, ahlaklı, saygılı, hoşgörü ve sevgi dolu davranışları benimseyen örnek bir insan olmasını istemez ki…
İşte bu bölümde verdiğimiz bilgilerle, çocuklarımıza bu özellikleri ve güzellikleri kazandırmayı amaçladık.
3-Hangi aile çocuğunun OKS ve ÖSS imtihanlarını kazanmasını istemez. Sınavlar konusunda uzman olan Dr. Jhonson diyor ki: “Analar! Babalar! Hocalar! Okul Müdürleri!
Çocuklarınızın sınavlarda başarılı olmalarını istiyorsanız, kelime bilgilerine dikkat ediniz.”
OKS ve ÖSS’de sorulan soruların doğru olarak yapılabilme oranı, öğrencinin sözcük bilgisiyle çok yakın orantılıdır.Bu bakımdan biz, her gün özenle seçtiğimiz hem sosyal hayatta kullanılacak, hem de imtihanlarda öğrenciyi başarıya taşıyacak 10 kavram verdik. Böylece yeri geldiğinde kullanmak üzere  dağarcığımıza 45 günde hiç de azımsanmayacak tam 450 kelime yerleştirmiş olacağız.
4- Biz toplum olarak bazen söylemek istediklerimizi bir fıkrayla anlatmak isteriz. Sosyolojik ve psikolojik açıdan böyle yapıya sahip bir toplumuz. Bu programı azimle, aşk ve şevkle, sıkılmadan uygulanmasını temin etmek maksadıyla, her gün bir espriyle zenginleştirmek istedik ki, hem o ana ait bir rahatlama, hem de ileriye yönelik böyle bir birikim kazanılmış olsun.
5- Aslını, esasını, öz benliğini, kimliğini, kişiliğini, inancını, tarihini, kültürünü ve misyonunu bilmeyen milletlerin, yeryüzünde uzun müddet payidar olduklarına tarih bugüne kadar şahit olmamıştır. Dünyada siyasi, askeri ve ekonomik güçle birlikte kültür ve medeniyette de ileri gitmiş milletler, tarihlerinde yer alan önemli simge ve sembolleri yaşatarak, gelecek nesillere en sağlıklı bir şekilde aktarmak suretiyle, istikballerini temin etmeye çalışırlar. Bizim ise, ne yazık ki tarihi yaptığımız kadar yazdığımız ve gelecek nesillere bu misyonu kazandırdığımız söylenemez.
Bu amaçla, her gün ibret almaları için bir tarihi olayı anlatarak, çocuklarımıza bir tarih bilinci kazandırmayı amaçladık.
6-Biz hayatımız boyunca şiirle yoğrulmuş bir milletiz. Şiirden aldığımız zevki, ne hikaye ne de romanda bulabildik “Türk milletinin % 90’ı şairdir, % 10’u da şiir yazar” kanaati yaygındır. Şiirle konuşmayı seven bir toplumuz biz. Şiirle koyulaştırırız muhabbetlerimizi, şiirle açıklarız birbirimize olan sevgimizi.Şiir, iç dünyamızı besleyip terbiye eder. Ruhları inceltirken, insanı yüceltir.
Her gün bir şiir vermek suretiyle çocuklarımızın gönüllerinde yedi veren güllerinin açılmasını, çevrelerine çiçekler gibi nefis kokuların saçılmasını, böylece ruhlarında bir sevgi dünyası kurulmasını istedik. Bu şekilde program sonucunda toplam 45 şiiri hafızamıza kazandırmış olacağız.
7-Bir toplumda öğüt müessesesi tam işletilebilirse, o takdirde hatalar, yanlışlar ve tüm olumsuzluklar asgariye indirilebilir. Bunun aksine öğüt müessesesini yürürlüğe koyamayan ve: “Bana öğüt verme para ver...” mantığının hakim olduğu toplumlar, içerisinde pek çok arıza bulunan ve her an bu arızalara yenileri eklenen fakat hiçbir tamir yapılmayan makine haline dönüşebilir. Belki bir süre çalışır ama nihayet dağılır.Olaylar bu boyuta gelmeden fert ve toplum bazında öğüt müessesesini çalıştırmanın yararı elbetteki çok elzemdir.
Bu kısımda da her gün tanınmış meşhur bir insanın yol gösterici ve çocuklarımızı iyilik ve güzelliğe sevk edici öğütlerine yer verdik. Böylece dünyanın 45 meşhur insanından ders ve öğüt  de alınmış  olunacaktır.
8-En çok ihtiyaç duyulan şeylerden birisi de genel kültür eksikliğidir. Yılların birikimi ile elde ettiğimiz ve bir araya getirdiğimiz, ilginç ve pratik bilgileri de sizlerle ve çocuklarınızla bu bölümde paylaşmış olacağız.
O kadar ilginç bilgilerle karşılaşacaksınız ki, zaman zaman hayretten donup kalacaksınız. Bu şekilde çocuklarımız hayatlarının her safhasında kullanabilecekleri bilgilere, tek elden ulaşmış olacaklardır.
9-İslam dini, çocukların maddi ve manevi açıdan yetiştirilmelerine büyük önem verir. Onların bedence yetiştirilmelerine gösterilen ihtimam kadar, rûhi yönden ve inanç açısından da aynı hassasiyetin gösterilmesini emreder.
Çocukların terbiyeli şekilde yetiştirilmeleri, sadece aileyi değil, içinde yaşadığı toplumu, dolayısıyla tüm insanlığı da ilgilendirir. Devletin en küçük birimi olan ailenin, çocuklarını terbiye etme noktasında ihmali olursa, o takdirde toplumda sevgi, güven, huzur ve kardeşlik duyguları yok olacaktır. Ana baba hakkı, komşu hakkı nedir bilmeyen, haram, helal kavramlarını tanımayan, hak, hukuk değerlerine yabancı  inançsız bir neslin ortaya çıkması, o toplumu temelinden dinamitleyecektir.
Kur’anda: “Hiç şüphesiz mallarınız ve çocuklarınız sizin için bir imtihandır…” buyrulur.
Marifet, dünyaya çocuk getirmek değil,onu ailesine, vatanına ve milletine faydalı bir birey olarak yetiştirmektir. Ve yine onu, vatanını sevecek, gerektiğinde onun uğruna şehit olmayı cana minnet bilecek, milleti için her türlü fedakarlığa katlanacak, millî ve dîni değerlerini canından aziz bilecek sorumlu, haysiyetli ve ahlaklı bir evlat olarak topluma kazandırmaktır.
İman ve ibadet açısından hiç değilse, her Müslüman’a asgari lazım olan bilgileri çocuklarımıza, anne baba olarak kazandırmak zorundayız ki, yarın vefat ettiğimizde ardımızdan dua edecek bir evlat bırakmış olalım. Ya da kıyamet gününde çocuklarımızın: “Annem babam bana dinimi, imanımı öğretmediler ki kulluk yapayım”tarzında bizden şikayet etmelerine yol açmayalım ve suçlu duruma da düşmüş olmayalım.
İşte biz bu bölümde, bir çocuğa asgari öğretilebilecek konuları vermeye çalıştık.
Kurâ’n-ı Kerim’den seçtiğimiz ve her gün bir ayeti verdiğimiz bu kısım da, 45 ayet  meali öğrenilmiş olacaktır.
10-Hz Peygamber’in: “Ümmetime kim dini ile alakalı 40 hadis ezberletirse, Ona: Cennetin kapılarından hangisinden istersen gir denilir” tarzında  40 hadis ezberleyenlere yönelik bir müjdesi vardır.
Her gün bir hadis ezberlenmek suretiyle toplam 45 hadis ezberlenecek ve  bu müjdeye hem biz,hem de çocuklarımız ulaşmış olacağız.          
11-Bizim insanımızın günlük taat ve ibadetlerinde, ilmihal bilgilerinin eksik olduğunu sıkça sorduğu sorulardan anlıyoruz.
Bu kısımda her gün bir konu ele alınarak, zengin ilmihal bilgileri verilmiştir. Daha geniş bilgi için ilmihal kitaplarına başvurulabilir. Bu bilgiler ev ve aile ortamında toplu olarak okunup tek tek her maddede açıklama yapılarak öğrenilirse, konu daha iyi anlaşılmış olur.
12-Evet Dua. Hayatımızın her anında ihtiyaç duyduğumuz bir ibadet. Allah Resulü: “Dua mü’minin silahıdır.” buyuruyor.
Dua, bir ibadet ve kulluk vazifesi olduğu kadar, yüce Yaratıcıya bir şükran ifadesidir de. Aynı zamanda insana mutluluk, güven ve huzur da verir.
Biz hayatın değişik alanlarında sıkça yapılan duaları anlamlarıyla birlikte, her gün bir tane verdik.Böylece çocuğumuza toplam 45 dua öğretmiş ve kendimiz de öğrenmiş olacağız.”
Evet gerçekten de bu kitap, önemli bir açığı kapatabilecek nitelikte kaleme alınmış. Konular değişik açılardan ele alınıp çok kapsamlı bir formatta hazırlanmış.
Tarihçi Yazar Mustafa Turan’ın  uzunca bir zaman emek verdikten sonra, böylesi güzel bir çalışmayı ortaya koyması hakikaten her türlü takdirin üzerindedir. Üstelik önce kendi çocukları üzerinde uygulaması ve olumlu sonuç aldıktan sonra, bu çalışmasını bizlerle  paylaşması da  bizler adına   ayrı bir fedakarlıktır. Bu arada kitaba, 05056470665’den  ulaşabileceğinizi de belirtelim. 
Hangimiz çocuğunun kültürlü, bilgili, ahlaklı, başarılı ve sosyal açıdan  olgunlaşmış bir birey olarak yetişmesini istemez ki?
 O halde  Evinizdeki Okul kitabını elimize, çocuklarımızı da karşımıza almak için  hâlâ  düşünmeye ve beklemeye gerek var mı? Haydi kolay gelsin.

Mustafa TURAN

Bu Sayfayı Paylaşın

Tüm Kitaplar